Boğazımızı sıkmaya gelmişlerdi
Churchill, "Türkler'in gırtlağı Boğazlar'dır. Onu demir bir elle şöyle bir sıkmak yeter," demişti. Türk ordusu bu sözün yanlışlığını yüzen canavarları Çanakkale'ye gömerek gösterdi
ONSEKİZ Mart 1915'ten kısa bir süre önce Amirallik 1. Lordu Winston Churchill şöyle der: "İnanın bana, Türkler'in gırtlağı bu Boğazlar'dır. Onu demir bir elle şöyle bir sıkmak yeter. O büyük gibi görünen köhneleşmiş bir imparatorluk cansız kollarımıza yıkılır. Ve unutmayınız ki, Çar ancak o Boğazlar'dan nefes alabilir, Rusya'ya başka türlü yardım edebilmek imkanı da yoktur." Zafer denizden gelmeyince, müttefikler amaçlarına ulaşabilmek için tarihin ilk anfibik harekatı için karar aldılar.
General Ian Hamilton savaş hazırlıklarına şöyle başlar:
"Cepheye gidiyordum, bir harp muhtırası, günlüğü tutmalıydım. Buna ihtiyaç vardı. Çünkü taraflardan biri kazanmadıkça, savaşın önemli tarafı yoktur. Galip gelene sorulmaz, fakat yenik düşen her şeyi cevaplandırmaya hazır olmalıdır." Ama aynı şair ruhlu Başkomutanın bir başka inancı daha vardı: "Geçilemeyecek hiçbir şey yoktur..."
Oysa, 17 Ekim 1915'te Hamilton görevden alınıp cepheyi terk ederken askerlik yaşamının en büyük dersini almıştı... Çanakkale geçilmez!
Müttefik Donanması'nın ve Kara Kuvvetleri'nin aylarca uğraşmasına karşın geçemediği Çanakkale Boğazı'nın karanlık sularına, derinlerdeki tarihe tanıklık etmenin heyecanı ile dalıyoruz. 60 metreye geldiğimizde HMS Irresistible tüm heybetiyle ama ters dönmüş olarak karşımızda duruyor. 125 metre uzunluğundaki bu devin başından kıçına palet vururken, şimdi çamura gömülmüş iskele ve sancak topları bizi geçmişe götürdü, genç bahriyeliler kamaralarda birden karşımıza çıkacakmış hissine kapıldık.
Irresistible'ın karinasından içeri girerken, 18 Mart 1915 sabahı Boğaz girişi gözlerimizin önüne geldi. İngiliz ve Fransız donanmasının seçme gemileri dönemin modern dretnotlarından birisi olan kumanda gemisi Queen Elizabeth'e refaket ederek Gelibolu yamaçlarını bordalıyordu.
ARMADA'NIN OYUNU
Birleşik armadada 48 İngiliz gemisi (15 savaş gemisi, 4 hafif kruvazör, 15 muhrip, 5 denizaltı, 7 mayın arama gemisi, 1 depo gemisi, 1 uçak gemisi) ile 14 Fransız gemisi (5 savaş gemisi, 6 muhrip, 2 denizaltı, 1 uçak gemisi) bulunuyordu.
Ağır toplarıyla, Çanakkale'de istihkamlarımızı yerle bir etmeye hazırlanan İngiliz ve Fransızlar'ın amaçları ne idi?
Birleşik kuvvetler, Amiral de Robeck'in planına göre önce Çanakale Boğazı'nın savunmasını yok edecekler sonra Marmara'ya açılıp İstanbul önlerine gelecekler ve gemilerin güçlü toplarını Saray'a çevirip İmparatorluğun başkentini teslim alacaklardı...
Kendilerinden çok emin olan İngiliz ve Fransız amiraller komutasındaki müttefik donanması saat 10:30'da 3 ayrı filo ile hücuma geçti. Türk Tabyalarına ilk atış 11:39'da başladı. Ağır gemi toplarının bitmez tükenmez cehennemi salvolarına Türk savunma mevzilerinden daha hafif şiddette, ama isabetli karşılık verilmeye başlandı. Saldırının bir tanığı Deniz Topçusu Binbaşı Hasan'ın hatıralarında şunu okuyoruz: 'Kalbimizi Allahımıza ve toplarımızı düşmana 8200 metre mesafede bulunan Irresitible'a tevcih ederek ilk ateşimizi açtık...'
Düşman gemileri, Kumkale ve Seddülbahir tarafını ateşe tuttular, tabyalar ateş içinde kaldı. Toplar paralandı, cephanelikler tutuştu. Tabyalar sustu. Gemilerin alev kusan topları Çanakkale'nin denizini de, karasını da yangın yerine çevirmekteydi.
Müttefik gemilerindeki seri ateşli ve korunmalı 279 modern topla, kıyı bataryalarımızdaki ancak 82'si kullanılabilen top arasında geçen haksız ve eşit olmayan bir düellodur yaşanan...
Kumkale ve Seddülbahir tabyalarını ateş altına alan müttefik donanması hareket planının birinci kısmını başarıyla uyguladılar. Artık İngiliz ve Fransızlar İstanbul'a kim önce girecek yarışına tutuşmuşlardı. Boğazın iki yakası da alevler içindedir.
Ancak Türk bataryaları kısa sürede üzerlerine yığılan toprağı temizleyip yeniden ateşe başladı. Agememnon 25 dakika içinde 12 isabet aldı.
AMİRALLER ŞAŞKINDI
Saat 12'yi biraz geçe Queen Elizabeth'te bulunan De Robeck, Fransız filosu komutanı Amiral Guepratte'e hücum emri verdi. Gueppratte sabırsızlıkla beklediği fırsatın verilmesi üzerine 'Şimdi sıra Fransızlar'da' diyerek gemilerine ileri herekat emri verdi. Dört Fransız savaş gemisi cehennemi bir ateşe başladılar.
Kısa bir süre sonra Gaulois su kesiminin altından ağır yaralıydı. Amiral Guepratte'ın sancak gemisi Suffren ise 14 isabet aldı. Pek çok isabet alan Inflexible'ın önündeki istimbot batarken, Agamemnon, Lord Nelson, Albion, Charlemagne'da yaralıydı. Ama savaş alanını terketmiyor, sanki Türkler'in son dayanma gücünü sınıyorlardı. Tam o anda şans, harap haldeki kaleleri, nefessiz kalmış toplarıyla direnmeyi sürdüren Türkler'in yüzüne güler.
Amiral De Robeck geride bekleyen 6 İngiliz savaş gemisine yer açmak için Fransız filosuna çekilmelerini emretti. İşte ne olduysa, o anda oldu. Erenköy koyunda seyretmekte olan Fransız zırhlısı Bouvet müthiş bir patlamayla sarsıldı. Ve koca Bouvet bir tabak suda nasıl kayıp giderse işte o kadar çabuk 639 Fransız denizcisiyle boğazın derinliklerine gömüldü.
Amiraller şaşkınlık içinde ne olduğunu anlamaya çalışırken Seyit Onbaşı 215 okkalık mermiyi sırtlayıp, top ağzına yerleştirmeye çalışıyordu. Şimdi hangi gemi denizin dibini boylayacaktı? Seyit Onbaşı, bütün arkadaşlarını öldüren Ocean savaş gemisini üçüncü atışında vurur. Dümen düzeni bozulan Ocean'da Bouvet ve Irresistible'ı avlayan mayınların tuzağına düştü.
Peki bu denli mükemmel savaş planı hazırlayan müttefikler bu mayın hattından nasıl olmuşda haberdar olamamışlardı? Düşman donanmasını perişan eden bu mayınları hangi gemimiz döşemişti?
Savaş Karakaş - Erol Mütercimler
|